Aile Planlaması

Aile Planlamasında Doğal Yöntemler Nelerdir?

Çiftlerin, doğurganlık bilinciyle gebeliği önlemeyi ya da oluşturmayı sağlayan bazı kuralları birlikte uygulaması olarak tanımlanır. Dünya Sağlık Örgütü, doğal Aile planlamasını, menstrüel siklusun (adet siklusu) fertil ve infertil dönemlerinde, doğal belirti ve semptomları gözleyerek gebeliğin planlanması ya da gebeliğin önlenmesi yöntemleri olarak tanımlamıştır.

Bazal vücut ısısı yöntemi: Ovulasyondan (yumurtlamadan) sonra progesteron hormonunun etkisiyle vucut ısısı 0.2 – 0.5 °C artar. Her gün düzenli vücut ısısı kaydı yapılıp, üst üste 3 gün belli bir düzeyin üzerinde seyreden vücut ısısı saptandıktan sonraki günler güvenli dönem olarak kabul edilir.

Takvim yöntemi: Düzenli adet gören kadınlarda, ovulasyonun, adeti takip eden 14 – 21. günler arasında olacağı varsayılıp ve bu günlerde ilişkiye girilmemesi esasına dayanır. Pearl indeks % 20'dir, bir diğer değişle başarı oranı %80'dir

Mukus yöntemi: Ovulasyon döneminde servikal mukus, miktar olarak artar, ince, berrak, iki parmak arasına alındığında uzayan bir yapıya sahip olur. Bu yöntem, mukusun yapısının ve miktarının ovülasyon dönemini işaret ettiği günlerde cinsel ilişkiden kaçınılması esasına dayanır.

Geri çekme yöntemi: Cinsel ilişkide, boşalma sırasında, erkeğin penisini kadının vajinasından dışarı çıkarıp, dışarıya boşalmasıdır. Bu yöntemin uygulanabilmesi zordur, bireylerin deneyimli ve bu konuda kesin kararlı, psikolojik olarak buna hazır olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde başarı oranları düşmektedir. Gebeliği önleme başarısı % 81' dir.

Emzirme: Doğumu takip eden ilk 6 ayda, anne, ek gıda vermediği bebeğini sık aralıklarla, günde 60 dakikadan az olmayacak sürede emziriyor ve adet görmüyorsa yumurtlamanın henüz başlamadığı kabul edilir. Ancak bu, adet görmeyen her kadının yumurtlamadığı anlamına gelmeyeceği için çok güvenilir bir yöntem değildir.

Aile Planlamasında Kullanılan Bariyer Yöntemleri Nelerdir?

Spermin, kadının rahmine ulaşmasını mekanik olarak engelleyen yöntemlerin tümüdür.

Kondom (Prezervatif): Cinsel ilişki sırasında, sertleşme olduktan sonra penise takılan kauçuk bir kılıftır. Boşalma sonrası içinde sperm bulunan meninin, kadının vajinasının içine girmesini engeller. Aile planlamasının yanında cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyuculuk sağlaması bu yöntemin en önemli avantajıdır. İlişki sırasında kondomun yırtılması, delik olduğunun farkedilmesi veya penisten çıkması ek bir yöntem kullanmayı gerektirir. Yöntemin başarı oranı tek başına kullanıldığında % 88' dir.

Diyafram: İlişki öncesinde, kadının rahim ağzına yerleştirilen kauçuk, şapka benzeri bir araçtır. Rahim ağzına spermisid (sperm öldürücü madde) uygulanması, fiziksel olarak diyaframı aşabilen spermlerin canlı kalabilmelerini engeller. Bu yöntemin avantajı vucuda herhangi bir zararı olmadan uygulanabilmesi ve adet kanamaları devam eden kadınların diyafram ile cinsel ilişkiye girebilmesidir. Tek başına kullanımda başarı oranı % 82'dir.

Spermisidler: İlişkiden önce vajina içine uygulanan krem, fitil veya köpük şeklinde olabilen, spermin canlı kalmasını engelleyen maddelerdir. Tek başına kullanıldıklarında etkinlikleri çok yüksek olmadığı için (%79) diğer bariyer yöntemlerle birlikte kullanılması etkinliğini artırır.

Aile Planlamasında Hormonal Yöntemler Nelerdir?

Vücuda dışardan küçük dozlu hormon vererek yumurtalık ve hipofiz bezinin çalışması önlenir. Yumurtlama, dolayısıyla gebelik olmaz.

Doğum kontrol hapları

Kombine oral kontraseptifler: Kadın bedeninde varolan kadınlık (östrojen) ve yumurtlama (progesteron) hormonlarının düşük dozlarda dışarıdan verilmesi sonucu, doğal dengenin baskılanması neticesinde gebelik oluşmaması esasına dayanır. Az miktarda da olsa kadınlık ve yumurtlama hormonu vücuda girdiği için de kadınlık özellikleri aksamadan devam eder. % 99 gibi yüksek koruyuculuk oranına sahip olan bu yöntemin etkin olabilmesi için ilaçların her gün düzenli olarak kullanılması gerekmektedir.

Doğum Kontrol Haplarının Avantajları Nelerdir?

Doğum kontrol haplarının en büyük avantajlarından biri adet kanamasının miktarını azaltmak suretiyle kansızlığı önlemeleridir. Bazı kadınlarda bu azalma öyle belirgindir ki adet kanaması sadece lekelenme şeklinde, kahve telvesi gibi olabilir, bu endişelenilecek bir durum değildir.

Doğum kontrol hapları adet ağrılarını azaltırlar, yumurtalık ve rahim içi kanseri olma ihtimalini azaltırlar.

Doğum kontrol hapları kullanırken görülen yan etkiler nelerdir?

İlk kullanıldıkları dönemlerde en sık görülen yan etki mide bulantısıdır. İlaçların uyku saatinden hemen önce alınması bu etkinin kadın tarafından daha kolay tolere edilebilmesini sağlar. İkinci en sık görülen yan etki ise hap kullanırken görülen ara kanamalardır. Ara kanamaların büyük çoğunluğu, ilacın içindeki kadınlık hormonu olan östrojenin olması gerekenden daha düşük dozlarda bulunduğu durumlarda görülür. Bu durumda yapılması gereken ilacın kesilmesi değil, aksine devam edilmesidir. 

Şikayetlerde azalma olmaması durumunda hekime danışılarak başka bir ilaca geçilmesi gündeme gelebilir. Bazı kadınlarda kilo alma şikayeti olabilir. Bu da, daha düşük dozlu hapların kullanımı ile önlenebilir. Haplar mümkün olduğunca her gün aynı saatte alınmalıdır. Hapın alınması bir gün unutulduğunda, hatırlanır hatırlanmaz unutulan hapın alınması gerekir. İki gün üstüste hap unutulduğunda yöntemin etkinliği azalacağından dolayı ek bir korunma yöntemi kullanmak gerekmektedir.

Doğum Kontrol Hapı Nasıl Kullanılır?

Hapları kullanmaya başlamadan önce gebelik testi ile gebelik durumu saptanmalıdır. Piyasada çeşitli ilaçlar bulunmaktadır. Bazılarının içinden 21 tane ilaç çıkar. İlk kutuya adetin ilk 5 günü içinde (tercihen ilk günü) başlamak gerekir. 21 gün ilaç kullanımından sonra 7 gün hiç ilaç alınmaz, bu süre zarfında adet kanaması gerçekleşir. 7 gün ilaçsız dönemi takiben yeni kutu başlanır. 28 hap olan ilaçlar ise ara vermeden kullanım içindir. Kutunun son ilaçlarında hormon bulunmaz, bu ilaçlar alınırken adet kanaması başlar.

Kimler doğum kontrol hapı kullanmamalıdır?

Meme kanseri, kan pıhtılaşması sorunu olanlar, kalp ve karaciğer hastaları doğum kontrol hapı kullanılmamalıdır. 6 aylıktan küçük bebek emzirenler, sigara içenler, şeker hastalığı olanlar, yüksek tansiyon, migren, depresyon tanısı alanlar ise kontrol altında kullanılmalıdır.

Minihaplar

İçeriğinde, kadınlık hormonu (östrojen) bulunmayan, sadece yumurtlama hormonu (progesteron) bulunan haplardır. Rahim ağzı sıvısının kalınlaşarak sperm geçişini önlemesi ve yumurtlamanın engellenmesi prensibi ile doğum kontrolü sağlarlar. Başarı oranı % 97' dir. Östrojen ihtiva edenlerin kullanılamadığı emzirme döneminde kullanılabilmesi bu yöntemin en belirgin avantajı olup, herhangi bir durumdan dolayı östrojen kullanamayan kadınlar tarafından kullanılabilir olması da önemlidir.

Ertesi gün hapları

Rutin kullanıma uygun olmayan bu yöntem ancak zorunlu hallerde kullanılmaktadır. İlacın, korunmasız cinsel ilişkiyi takip eden ilk 120 saat içinde alınması, döllenen bir yumurta varlığında dahi o yumurtanın rahim içine yerleşmesini engellemektedir. Ancak günlük pratikte ilk 24 saat geçtikten sonra alınan ertesi gün haplarının koruyuculuğunun azaldığı bilinmektedir. Kullanıldıkları ay adet düzensizliğine sebep olabilirler.

Doğum kontrol iğneleri, flasterler

Aylık iğneler

Hem östrojen hem progesteron içeren bu ilaçlar düzenli olarak her ay yaptırıldıklarında yüksek koruyuculuk oranına sahiptir. Haplara göre en büyük avantajı ayda bir kez yapılması gerektiği için hasta uyumunun daha kolay olmasıdır. Haplarda yaşanan kullanım hataları, unutmalar bu iğneler kullanıldığında yaşanmamaktadır. Adetin ilk yedi günü (tercihen ilk günü) kullanılması önerilmektedir. Anne sütünü azalttığı ve kalitesini düşürdüğü için emziren kadınlarda kullanımı önerilmez.

Üç aylık iğneler

Kullanılan hormonal yöntemler içinde koruyuculuğu en yüksek olan yöntem olan 3 aylık iğnelerin içeriğinde sadece progesteron hormonu bulunmaktadır. Yumurtlamanın baskılanması ve rahim ağzı salgılarının koyulaşarak sperm geçişini engellemesi prensibi ile etki gösterir. Kas içi enjeksiyon şeklinde uygulanan bu ilaçların dezavantajı kullanım süresince, ara kanamaların, diğer yöntemlere nazaran daha sık görülmesidir.

Cilt altı implantlar

Progesteron içeren, 40 mm uzunluğunda, 2 mm kalınlığında, kibrit çöpü gibi bir kapsül implant şeklinde üst kol iç yüzünde cilt altına yerleştirilir. İşlemi takip eden ilk 24 saatte kandaki progesteron düzeyi gebeliği önleyecek düzeye ulaşır.

Cilt altı implantın koruyuculuğu ne kadar sürer?

Yaklaşık 5 yıl koruma sağlayan bu yöntemde kapsülün progesteron içeriği ile rahim içi tabakası incelir ve gebelik oluşumu önlenir.

En sık gözlenen yan etkiler nelerdir?

Bu yöntemin en sık karşılaşılan sorunu düzensiz kanamalardır. Bir süre sonra kanama miktarları gittikçe azalır ve hatta bir süre sonra hiç adet kanaması olmayabilir. Bazı kadınlar için kabul edilemez olan bu durum, yöntemi kullanmak isteyen kadınlara mutlaka hatırlatılmalıdır.

Kandaki yüksek progesteron hormon düzeylerine bağlı olarak baş ağrısı, bulantı, sivilcelenme artışı, memelerde hassasiyet ve ruhsal değişiklikler olabileceği akılda tutulmalıdır.

Doğum kontrol flasteri

Doğum kontrol haplarına benzer prensiple korunma sağlar. Bir kutuda 3 adet bant bulunmaktadır. Bu bantlar her biri birer hafta kalacak şekilde kol, bacak, kalça bölgelerinden birine yapıştırılır. Yapıştığı yerden kana salgıladığı hormonlar ile yumurtlama oluşması engellenir. Yan etkiler tüm hormonal yöntemlerde olduğu gibi; en sık kanama düzensizlikleri olarak ortaya çıkar. Flasterin yapıştığı yerde cilt hassasiyeti olabilmektedir, bu nedenle flasterlerin her birinin farklı yere yapıştırılması önerilir. Flaster yerinden çıktığında yeniden yapıştırılmaya çalışılmalı, yapışmıyorsa yeni bir flaster takılarak, çıkanın kalması gereken güne kadar tutulup, sonra yenisi ile değiştirilmesi gerekir. Flaster 24 saatten uzun süre cilde temas etmemişse yeni bir kutuya başlanmalı, bir hafta ek korunma yöntemi uygulanmalıdır.

Vajinal halka

Vajinal halka, 4 mm kalınlığında, 5.4 mm çapında bir halka olup, haplardaki gibi östrojen ve progesteron hormonu içeren bir korunma yöntemidir. Vajene yerleştirilen bu halka 3 hafta kullanıldıktan sonra çıkartılır ve halka kullanılmayan bu bir haftalık dönemde adet kanaması olur. Yerleştirilmesi son derece basit olan bu halkanın hormon içeriği düşüktür, etkinliği yüksektir ve ara kanama, haplara oranla daha seyrek görülür. Vajinal halka kullanan kadınlarda en sık görülen problem vajinal akıntı ve enfeksiyonda artıştır. Bu vajinal halkalar henüz ülkemizde bulunmamaktadır.

Rahim İçi Araçlar (Spiral)

Spiral, günümüzde Dünya Sağlık Örgütü tarafından en güvenli doğum kontrol yöntemi olarak nitelendirilmektedir.

Spiral nasıl  koruyuculuk sağlar?

Kollarındaki ve gövdesindeki bakır sayesinde sperm hareketini engeller, spermin yumurtayı dölleme yeteneğini azaltır ve en önemlisi rahmin içinde yabancı cisim reaksiyonu oluşturarak gebeliğin rahim içi tabakasına tutunmasını engeller.

Spiralin koruyuculuğu ne kadar sürer?

Koruyuculuğu 10 yıla kadar devam edebilen bu yöntemde, kullanıcı hatalarına yer olmadığı için kullanımı güvenlidir. Spiralin alt tarafından çıkan ince bir ip, yerleştirme esnasında rahim ağzında kalacak uzunlukta kesildiği için cinsel ilişkide herhangi bir sorun çıkartmaz ve spiral çıkartılmak istendiğinde, bu ipten çekilerek kolayca çıkarılabilir.

Spiralin yan etkileri nelerdir?

Spiralin en sık görülen yan etkisi adet kanama miktarını artırması ve adet süresini uzatmasıdır. Bu etki, bakıra karşı gelişen yabancı cisim reaksiyonu ile tetiklenmekte olup kimlerde ortaya çıkabileceği önceden tespit edilememektedir. Spiralin bir diğer dezavantajı ise cinsel yolla bulaşan hastalıkları kolaylaştırmasıdır. Bu hastalıklar erken teşhis edilmediklerinde tüplerde yapışıklıklara ve ileride gebe kalmada sorunlar çıkmasına ve dış gebelik oluşmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle daha önce çocuk doğurmamış kadınlarda ilk tercih korunma yöntemi olarak önerilmezken, emziren kadınlar için ideal bir yöntemdir.

Hormonlu spiral

Kollarında, içerdiği toplam 52 mg progesteron hormon türevinin günde 20 mikrogramını salarak etkisini gösterir. Bu hormon düzeyi rahim içi tabakasını inceltmeye, yumurtlamayı engellemeye ve gebelik oluşumunu önlemeye yeterlidir.

Hormonlu spiralin koruyuculuğu ne kadar sürer?

Yaklaşık 5 yıllık koruyuculuğu olan bu yöntemde en sık sorun, takıldığı ilk aylarda görülen adet düzensizlikleridir. Zaman içerisinde adet kanama miktarları ve aralarda olan lekelenmeler azalır, hatta bazı kadınlarda hiç adet kanaması olmayabilir. Bu nedenle adet kanamaları çok miktarda olup uzun süren ve kansızlık şikayeti olan kadınlarda ilk seçenek olarak kullanılabilir. Bakırlı spirale göre biraz daha kalın bir yerleştirme aparatı olduğundan dolayı, tercihen kanama olduğu zamanda takılması daha az ağrı duyulmasını sağlayacaktır.

Cerrahi Yöntemler Nelerdir?

Tüplerin bağlanması

Kadınlarda, yumurtayı rahim içine taşıyan tüplerin bağlanması işlemidir. Geri dönüşümü olmadığı için, gelecekte çocuk isteği olmayan çiftler için uygun bir yöntemdir. Tüplerin bağlanması fiziksel, ruhsal veya cinsel bir değişikliğe neden olmaz. Koruyuculuğu % 100'e yakındır. Sezaryen doğumlarda, doğumla eş zamanlı yapılabilen bu işlem ayrı bir seansta, küçük bir kesi ile veya kapalı yöntemle de (laparoskopik) yapılabilir.

Koruyuculuğu % 100'e yakındır. Yeniden gebe kalmak isteyen kadınlarda mikrocerrahi ile tüpler yeniden birbirine bağlanabilir ancak başarı şansı düşük olan bu gibi ameliyatların yerine tüp bebek tedavisi yaygın olarak kullanılmaktadır.

Vazektomi

Erkekte sperm hücrelerinin testislerden depolandıkları bölgelere geçişinin cerrahi yöntemlerle kalıcı olarak bozulması işlemidir. Bu işlem sonrasında ejekülasyon esnasında boşalan sıvının dış görünüşünde hiçbir değişiklik olmaz, ancak sıvıda sperm hücreleri olmadığından gebelik oluşmaz. Koruyuculuğu % 100' e yakın olan bu yöntemde de kadınlarda olduğu gibi geri dönüş çok zordur ve çocuk isteği olduğu takdirde testislerden sperm toplanarak tüp bebek tedavisi yapılması gündeme gelmektedir. Bu yöntemin avantajı, lokal anestezi ile kısa sürede yapılabilir olması ve yüksek koruyuculuk oranıdır.